E-İmza Skandalının Odak Noktasındaki Ömer Fatih Sayan ve Şok Eden Özgeçmişi

Türkiye'de son günlerin en çok konuşulan konusu, e-imza skandalının merkezindeki Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan'ın şaşırtıcı akademik geçmişi oldu. Skandal, bir kamu görevlisinin kendi elektronik imzasının izinsiz kullanılmasıyla patlak verdi ve yapılan soruşturmayla çetenin yüzlerce sahte e-imza üretip kamu sistemlerine sahte belgeler işlediği ortaya çıktı.

Ömer Fatih Sayan'ın sorumlu olduğu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) bünyesinde gerçekleşen bu usulsüzlüklerde, e-imzalar Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Milli Eğitim Bakanlığı ve 15 üniversitenin öğrenci işlerinden alınarak sahte diplomalar oluşturuldu. Psikoloji, hukuk, inşaat mühendisliği ve eczacılık gibi hayati alanlarda sahte belgeler üretilirken bu belgeler e-Devlet sistemi üzerinden erişilebilir hale getirildi.

Sosyal medyada ve basında en çok dikkat çeken noktalardan biri ise Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan'ın akademik geçmişi oldu. Deniz Zeyrek ve diğer gazetecilerin paylaşımlarına göre Sayan'ın CV'si oldukça yoğun. Lisans düzeyinde İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Anadolu Üniversitesi İşletme, İktisat, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler bölümlerinden altı diplomaya sahip. Ayrıca iki yüksek lisans ve iki doktora derecesi var.

Bu durum kamuoyunda büyük şaşkınlık yaratırken sosyal medyada Sayan'ın çok sayıda diplomasına rağmen skandalın nasıl fark edilmemesi ya da engellenememesi eleştiriliyor. E-imza konusundaki sorumluluğu dolayısıyla görevindeki bu ihmale dikkat çekiliyor ve "Bu CV ile bu sahtekarları nasıl gözden kaçırdınız?" sorusu yöneltiliyor.

BTK'nın elektronik imza lisanslama ve denetleme yetkisi bulunmasına rağmen, sahtecilik olayının büyümesi kurumun yetersizliği ve sorumluların ihmali tartışmalarını artırıyor. Skandal, Türkiye'nin elektronik güvenlik altyapısı ve kamu sistemlerindeki denetim mekanizmalarının sorgulanmasına da yol açtı.

Özetle, Ömer Fatih Sayan'ın hem bürokratik yetkileri hem de şaşırtıcı detaylara sahip akademik geçmişiyle gündemde olduğu bu olay, Türkiye'nin dijital altyapısındaki büyük güvenlik zafiyetlerini gözler önüne serdi.